Nis 02, 2021
Muhdesat, gayrimenkul hukukunda bir arazi üzerinde bulunan bina, tesis vb. yapılar ile ağaç, bağ gibi dikili bitkileri ifade etmek üzere kullanılır. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, ortaklığın giderilmesi davası yargılaması ve kamulaştırma işlemi sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerine karşı açılan bir gayrimenkul davası türüdür.
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası ile davacı, muhdesatın kendisi tarafından meydana getirildiğini veya muhdesatın kendisine ait olduğunu mahkeme kararı ile tespit eder. Gayrimenkul üzerinde bulunan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığı takdirde muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılamaz.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad. 114/1-h, 115). (Y8HD-K.2020/4720)
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Söz konusu dava Asliye Hukuk Mahkemesinde açılacaktır. Yer bakımından yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Dolayısıyla muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılacaktır.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Kime Karşı Açılmaktadır?
Söz konusu dava, taşınmaz üzerinde bulunan yapıya ilişkin olduğundan dolayı, tapu kaydında malik sıfatıyla bulunan herkese karşı açılmaktadır. Tapu kaydındaki malikler arasından ölmüş olan var ise, söz konusu dava mirasçılarına karşı yöneltilmelidir.
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının tapu kaydındaki maliklere karşı açılmaması ya da maliklerin tümüne karşı açılmaması durumunda mahkeme tarafından taraf teşkili sağlanamadığı yönünde karar verilmesi muhtemel olup, istenilen hak sağlanamayacaktır.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2020/449 karar numaralı kararına konu teşkil eden olayda;
“Davacı tarafından asliye hukuk mahkemesinde muhdesatın tespiti talebiyle dava açılmıştır. Dava dilekçesinde, ortaklığın giderilmesi davasına konu olan 124 no’lu parselde bulunan zeytin, incir, meşe ağaçlarının kendisine ait olduğunu ve yine aynı parsel içerisinde ahır ile evin kendileri yaptırdığını belirterek muhdesatların aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme tarafından davanın kabulü yönünde karar vermiş, ziraat bilirkişi ve fen bilirkişi raporunda belirtilen taşınmazlarda belirtilen ağaçların ve ahırın davacılara ait olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafından mahkemenin kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Yargıtay, öğretide ve uygulamada muhdesatın tespitine dair davalarda, ortaklığın giderilmesi davasının yargılama esnasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirdiği açıkça kabul edilmesi dışında muhdesatın üzerinde bulunan taşınmazda paydaş olan tapu malikleri ya da mirasçıların da taraf olması gerektiğini belirtmiştir. Davaya konu olan taşınmazın eski maliklerden …’nin mirasçılık belgesine göre mirasçıların davalı olarak gösterilmediği tespit edilmiştir.
Davanın mahiyeti gereği, taraf teşkili sağlanmamış ve tapu kayıt malikleri ve mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu gözetilerek taraf teşkili sağlanması konusunda davacıya süre tanınmadığı tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararı usule ve hukuka aykırı olduğundan bozma yönünde karar verilmiştir” ifadelerine yer vermiştir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 17.12.2019 tarih ve 2019/4346E-2019/11393K sayılı kararında ‘’Dosya kapsamından; dava konusu 743 parsel (22/a ile 13332 ada 71) sayılı taşınmaz maliklerinden ...’in dosyaya ibraz edilmiş olan iki ayrı veraset ilamı bulunduğu, söz konusu veraset ilamlarından Serik 5.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2007/416 Esas sayılı dosyası ile verilen veraset ilamında ... mirasçıları olarak ... ve ... bulunduğu halde, Antalya 6.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1426 Esas sayılı dosyası üzerinden alınan veraset ilamında bu kişilerin mirasçı olarak gösterilmediği, veraset ilamları arasındaki çelişki üzerinde durulmadığı gibi bu kişilerin davada taraf olarak yer almadığı, tapu maliklerinden ...’un mirasçıları ... ve ...’un davada taraf olarak yer almadığı, karar tarihinden önce, ... tapudaki payını ... ile ...’a satmasına rağmen bu kişilerin de davaya dahil edilmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, ortaklığın giderilmesi davasında muhdesat iddiasını açıkça kabul edenler dışında kalan tapu kayıt malikleri ya da mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu gözetilerek bu çerçevede tüm maliklerinin denetlenerek taraf teşkilinin sağlanması konusunda davacı tarafa süre ve imkan tanınması, taraf teşkili tamamlandıktan ve deliller toplandıktan sonra, dosya içeriğine ve toplanacak delillere göre uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken mahkemece bu husus dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olmamıştır.’’ denilmiştir. Somut olayda izale-i şüyu davasında paylaştırılması istenen taşınmaz için muhdesat iddiasında bulunulmuştur. Yargıtayca muhdesat iddiasını kabul etmeyenlerin açılacak tespit davasında davalı olarak gösterilmesi gerektiği ifade edilerek davacıya süre verilmesi istenmiştir. Ve bu kişilerin zorunlu dava arkadaşı olduklarının altı çizilmiştir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus tüm mirasçıların değil sadece muhdesat iddiasını kabul etmeyenlerin davalı olarak gösterilmesi gerektiğidir. Yani izale-i şüyu davasındaki gibi tüm mirasçıların tespit davasına dahil edilmesine gerek yoktur. Önemli olan muhdesat iddiasını kabul etmeyen mirasçıların açılacak davada taraf olarak gösterilmesi ve bu kişilere dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmesidir.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası ve Ortaklığın Giderilmesi
İzale-i şüyu olarak da bilinen ortaklığın giderilmesi davası, tarafların taşınmaz üzerinde bulunan ortaklığın satış yoluyla ya da aynen taksim ile giderilmesi yönünde hüküm kurulmasını talep ettiği bir davadır. Söz konusu dava, muhdesatın aidiyetinin tespiti davası ile birlikte görülmemektedir.
İzale-i şuyu davası sırasında taşınmazın sahiplerinden birisinin taşınmaz üzerinde muhdesat iddiasında bulunması durumunda, mahkeme öncelikle taşınmazın diğer maliklerinin ileri sürülen iddiayı kabul edip etmediğini soracaktır. Taşınmaz maliklerinin söz konusu iddiayı kabul etmemesi ve mülkiyetin kendilerinde olduğunu ileri sürmeleri halinde mahkeme tarafından muhdesat iddiasında bulunan kişiye muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açması için süre verilecektir. Davanın açılması halinde, bekletici mesele yapılacaktır.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 23.10.2018 tarih ve 2016/2895E-2018/7068K sayılı kararında ‘’Somut olaya gelince; davalı temyiz dilekçesinde dava konusu 180 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 3 katlı 5 daireyi kendisinin yaptırdığını, davalı eşinin de hakkı bulunduğunu beyan ederek muhdesat iddiasında bulunmuştur. Bu durumda mahkemece davalının muhdesat iddiası hakkında diyecekleri sorulmak üzere davacıya süre verilmeli, davacının bu iddiayı kabul etmemesi halinde, davalıya muhdesat aidiyetinin tespiti için dava açmak üzere süre tanınmalı, verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucu beklenmeli, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi karar verilmelidir. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.’’ denilmiştir. Somut olayda taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası görülmektedir. Davalı bu dava içinde paylaştırılması istenen taşınmazın üzerindeki daireleri kendisinin yaptırdığını iddia ederek muhdesat iddiasında bulunmuştur. Ancak yerel mahkeme bu iddianın sonucunu beklemeden izale-i şüyu davasında karar vermiştir. Yargıtay ise muhdesat iddiasında bulunan tarafa yerel mahkemece süre verilmesini, verilen bu süre içerisinde iddia edenin muhdesatın aidiyetinin tespitine dair dava açıp açmadığının beklenmesine karar vermiştir. Eğer bu dava açılırsa açılan bu tespit davası izale-i şüyu davasında bekletici mesele yapılmaktadır.
Muhdesatın Aidiyeti Davasında Harç ve Yargılama Giderleri Nasıl Hesaplanır?
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, nispi harca tabidir. Davacı, muhdesatın toplam değerinden kendi payına isabet eden bölümün değeri oranında nispi harç ödemelidir. Uygulamada, davacılar dava açarken muhdesatın değeri olarak düşük bir değer belirlemekte, bu değer üzerinden harç ödendikten sonra yargılama sırasında yapılan keşif yoluyla muhdesatın gerçek değeri üzerinden harçlar tamamlanmaktadır.
Yargılama giderleri ve avukatlık ücreti bakımından ise; kabulüne karar verilen ve harçlandırılan değer üzerinden davacı yararına avukatlık ücret tarifesi hükümleri uyarınca avukatlık ücreti takdiri gerekir. Aynı şekilde kabul ve red oranına göre davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin de davalılardan tapu kaydındaki payları oranında alınmasına karar verilmesi gerekir (HMK m.326 ). Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında harçlar ve yargılama giderleri zemin bedeli hariç muhdesatın değeri üzerinden hesaplanır.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davalarında Vekâlet Ücreti
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının sonunda davacı tarafın davasının kabulü yönünde hüküm kurulması durumunda mahkeme tarafından vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin davalı ya da davalılar tarafınca ödenmesi yönünde hüküm kurulacaktır. Kanunen ödenmesi gerekli olan vekalet ücreti hesaplaması ise mahkemenin davaya konu yapılar adına verdiği kabul hükmündeki değer üzerinden hesaplanacaktır.
Muhdesatın Aidiyeti Davasında İspat Yükü
Davacının ileri sürdüğü hakkına dair iddiasını ispat etmesi gerekmektedir. İspat yükü davacıdadır. Dava konusu olan ilgili taşınmaz üzerinde bulunan muhdesat iddiasının yani bütünleyici parçaların kendisine ait olduğunu ileri süren davacı, iddiasını mahkemeye doğru zamanlarda deliller sunarak kanıtlamak zorundadır. Davacının ileri sürdüğü iddiasını ispat edememesi durumunda, mahkeme tarafından hakka dair gerçekçi ve ikna edici bulgular olmadığı dolayısıyla davanın reddine karar verilmesi muhtemeldir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2020/140 karar numaralı kararına konu teşkil eden olayda:
“Davacı, asliye hukuk mahkemesinde ortaklığın giderilmesi davasına konu olan taşınmaz üzerinde bulunan evin kendisi tarafından yaptırıldığını, ayrıca batı kısmındaki 224 meyve ağacının da kendisi tarafından yetiştirildiğini belirterek evin ve ağaçların tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ise davacının açmış olduğu davanın kabul edilmemesini, reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulü yönünde karar verilmiştir. Davalı tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay, dosya incelemesinde mahkemenin vermiş olduğu hükümde yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan verildiğini belirtmiştir.
Muhdesatın kim tarafından, hangi gelir ile, kimin adına ve hesabına, ne zaman ve ne şekilde yaptırıldığına dair detaylı hususların tespiti yapılması gerekmektedir. Tanık dinlenilmeden, bilirkişi beyanı esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde tanık isimlerini de bildirmiştir, keşif incelemesi esnasında tanıkların davetiye ile keşif yerine çağrılarak taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmesi gerekmektedir.
Ayrıca mahkeme tarafından davaya konu olan ev ve ağaçların davacı tarafından meydana getirdiğine dair tespit yapılması gerekirken mülkiyetin davacıya ait olduğuna dair verilen karar doğru bulunmamıştır. Tüm bu nedenlerle mahkemenin kararına karşılık bozma yönünde karar verilmiştir.”
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasının Sonucu – Muhdesatın İntikali
Davacının muhdesat iddiasına dayalı olarak ikna edici somut deliller sunması ve yapılan yargılama neticesinde mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmesi halinde muhdesat sahibinin hakkı tapuya kayıt yapılacaktır. Söz konusu kayıt, tapu kütüğündeki beyanlar kaydedilip, söz konusu beyanlar hanesinde bütünleyici parçanın ayrıntılarına dair detaylar belirtilecektir. Böylelikle, taşınmaz sahibine karşı tazminat ya da alacak talebinde bulunulması da mümkün olmaktadır.
Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davasında Zamanaşımı Süresi
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasında zamanaşımı süresi yoktur. Ancak izale-i şüyu olarak da bilinen ortaklığın giderilmesi davasında muhdesat iddiası var ise, mahkeme tarafından muhdesatın aidiyetinin tespiti istemli dava açılması adına tarafa kesin süre verilmektedir. Verilen kesin süre içerisinde söz konusu davanın açılmaması halinde tarafın iddiasından vazgeçmiş sayıldığı kabul edilmektedir.
DAVA DİLEKÇE ÖRNEĞİ
…………….. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ´NE
DAVACI :
VEKİLİ : AV.ÜMMÜ GÜLSÜM UYSAL
DAVALILAR :
KONU : Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasıdır.
AİDİYETİNİNTESPİTİ
İSTENEN MUHDESAT : ……… İli, ………….. İlçesi , ……..Köyü……Mahallesi …….Mevkii, … ada , ….parsel ,……… m2 yüzölçümlü tarla niteliğindeki taşınmaz üzerindeki betonarme ev ve beton ihata (bahçe) duvarı, Tel çit ve Demir Kapılar vs ile ağaçlar
AÇIKLAMALAR : Müvekkiller; ……… İli, …… İlçesi , ……Köyü…… Mahallesi …….Mevkii, … ada , ….parsel , ……… m2 yüzölçümlü tarla niteliğindeki taşınmazda hisseli olarak maliktir. Taşınmazın müvekkillere ait olmayan hisseleri tapu sicilinde Davalılar adına kayıtlıdır.
Dava konusu yerin idaresi ve diğer kararların alınması noktasında Müvekkille Davalılar ( davalıların mirasçıları )arasında uyuşmazlıklar bulunmaktadır. Bugüne kadar da bu uyuşmazlıklar giderilmiş değildir. Bu nedenle müvekkillerimce Dava konusu yerdeki ORTAKLIĞIN SATIŞ YOLU İLE GİDERİLMESİ için …………Sulh Hukuk Mahkemesi´nin …./… Esas sayılı dosyasıyla dava açılmıştır. Dava hala derdesttir.
Söz konusu ortaklığın giderilmesi dosyasında, yapılan keşif sırasında, bilirkişiler taşınmazların bedelini muhtesat ile birlikte tespit etmişlerdir. Ancak, hisseler oranında yapılan tespitler, mülkiyeti müvekkilime ait olan muhdesatları da kapsadığı için…….AYRINTILI BİLGİ İÇİN LÜTFEN BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİNİZ.
Size ulaşabilmemiz için lütfen aşağıdaki formu eksiksiz olarak doldurun.