REDDİ MİRAS (MİRASIN REDDİ) NEDİR?

Ara 16, 2020

Mirasın reddi, diğer bir deyişle reddi miras; miras bırakanın ölümü üzerine yasal veya atanmış mirasçıların ölenin her türlü borç ve alacaklarıyla birlikte oluşan mirasın hak ve yükümlülüklerini reddetmesi olarak tanımlanabilir.

Miras hukukunda geçerli olan külli halefiyet ilkesi gereği, yasal ve atanmış mirasçılar miras bırakanın ölümüyle kendiliğinden mirasçılık sıfatını kazanırlar. Mirasçılık sıfatı kazanıldığında artık miras bırakanın borçlarından yalnız tereke ile değil kendi şahsi mal varlıklarıyla da sorumlu hale gelirler.

Miras, miras bırakanın ölümü ile mirasçılara derhal ve kanunen geçer (MK. 599). Bunun için kural olarak mirasçıların bir irade açıklamasında bulunmalarına gerek yoktur. Külli halefiyet ilkesi sonucu miras bir bütün olarak ve kendiliğinden mirasçılara geçer. Miras bırakanın alacak ve borçları da mirasçılara geçer ve mirasçılar bundan sadece tereke ile değil kendi kişisel mal varlıkları ile de sorumlu olurlar. Miras bırakanın bu şekilde borca batık olduğu durumlarda mirasçıların bundan sorumlu olmaması için “mirasın reddi” kurumu vardır.

Mirasın reddi hakkına yasal ve atanmış mirasçılar sahiptir. Mirasın reddi ancak mirasın intikalinden sonra mümkündür. Miras bırakanın ölümü üzerine miras kendiliğinden mirasçılara geçeceğinden ancak bundan sonra miras reddedilebilir. Miras bırakan ölmeden red hakkı doğmaz. Mirasın reddi, Medeni Kanun (MK) 605-618. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Mirasın reddi; atanmış veya yasal mirasçılar için geçerli bir müessesedir.

Atanmış veya yasal mirasçılar iki şekilde “reddi miras” talebinde bulunabilirler:

  • Mirasın Gerçek Reddi
  • Mirasın Hükmen Reddi

Bu yazımızda mirasın hükmen reddinin tanımı, nasıl yapıldığı ve sonuçlarına değineceğiz.

Mirasın Hükmen Reddi Nedir? Nasıl Yapılır?

Miras bırakanın ölümü tarihinde ödemeden aczi açıkça belli ve resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/ll). Hükmi rette şartların varlığı halinde herhangi bir irade açıklamasına gerek yoktur. Bu halde kabul ve ret için bir süre öngörülmemiştir. Bunun tespiti mahkemeden her zaman istenebileceği gibi, tereke alacaklılarının açtıkları davalarda da her zaman ileri sürülebilir.

Hükmi ret halinde de mirasçılar mirasın açılmasıyla terekeyi bir bütün olarak kazanırlar ancak bu kazanma geçicidir. Karine olarak Mirasçıların ret süresini susarak geçirmeleri halinde mirası reddettikleri kabul edilmiştir (TMK m. 605). Hükmi ret karine olarak kabul edildiğinden ret için mirasçıların beyanda bulunmalarına gerek yoktur. Ancak mirasçı ilerde doğabilecek ihtilafları önlemek için Sulh Mahkemesine beyanda bulunabilir.

Mirasın hükmi reddi şartları şunlardır:

  • Miras bırakanın ölümü anında borçlarını ödemekten aciz durumda olması ve ödemeden aczinin açıkça belli olması,
  • Ya da Borçlarını ödemeden aczinin resmen tespit edilmiş olmasıdır.

Bu şartların varlığı halinde mirasçıların karine olarak mirası reddettikleri kabul edilir. Mirasçılar miras bırakanın borcundan dolayı tereke alacaklılarının kendilerine karşı açtıkları davalarda hükmi reddi savunma olarak ileri sürebilirler. Mirasçılar tarafından kendilerine karşı tereke borcundan dolayı açılacak takiplerde hükmi reddin ileri sürülmesi ve devamında hükmi reddin tespiti hususunda açılacak davalarda görevli ve yetkili mahkeme HMK’nın ilgili maddelerine göre belirlenir. Buna göre Yetkili Mahkeme takipte bulunan davalı tereke alacaklısının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli Mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Mirasın Reddinin Sonuçları Nelerdir?

Mirasın reddi ile mirasçılık sıfatı geçmişe etkili olarak, yani miras bırakanın ölümü anından itibaren sona erer (MK m. 611). Mirasın reddi yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar açısından ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğurur:

Yasal Mirasçılar Açısından Reddi Mirasın Hukuki Sonuçları

Mirasın reddi mirasçılık sıfatını geçmişe etkili olarak sona erdirir. Miras, mirası reddetmiş olan mirasçı miras bırakandan önce ölmüş gibi paylaştırılır. Mirası reddedenin altsoyu varsa miras payı onlara geçer, yoksa bu durumda onunla aynı zümrede mirasçı olanların miras payı artar.

  • En yakın yasal mirasçıların tümüm mirası reddederse tereke MK. m. 612/l’e göre Sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Miras mirası reddedenin yerini alan mirasçılara geçmez.
  • Mirasın altsoyun tamamı tarafından reddi halinde MK 613’e göre altsoyun miras payının tümü eşe geçer ve eş tek başına mirasçı olur. Altsoyun tamamı mirası reddedince miras ikinci zümreye geçmez ve eş tek başına mirasçı olur. Buradaki altsoy sadece miras bırakanın ölümü ile ilk sırada mirasçı olan altsoy olup altsoy zümresinin tamamı değildir.
  • TMK 614’te sonra gelen mirasçı lehine mirasın reddini düzenlemiştir. Buna göre mirası reddeden mirasçı kendisinden sonra gelen mirasçı ya da mirasçıların, kabul ya da ret için davet edilmeleri şartıyla mirası reddeder. Bu daveti miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh mahkemesi yapar. Mahkeme alt derecedeki mirasçıyı bir ay içinde karar vermeye davet eder. Bu süreyi susarak geçirme ret olarak kabul edilir.(TMK 614/ll)

Atanmış Mirasçıların Mirası Reddinin Sonuçları

Atanmış mirasçıların mirası reddetmeleri halinde aksine bir düzenleme yoksa reddedilen miras kesiminden sadece yasal mirasçılar yararlanır (TMK m 611/ll).

Mirasın Reddinde Alacaklı Haklarının Korunması

Miras Bırakanın Alacaklılarının Korunması: Borca batık bir mirası reddeden mirasçı, Miras bırakanın ölümünden önceki beş yıl içinde, denkleştirmeye tabi bir kazandırma almışsa bu miktardan, tereke alacaklılarına karşı paylaşmada geri vermekle yükümlü olduğu değerle sorumlu olur (TMK 618/l). Ancak olağan eğitim ve öğretim giderleri ile adet üzere verilen çeyiz bundan istisnadır (MK 618/ll). MK 618/lll’e göre kötü niyetli mirasçı geri vermekle yükümlü olduğu kazandırmanın tam değeri ile sorumlu olurken; iyi niyetli mirasçı sadece sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre sorumlu olur. MK m. 618’in şartları varsa reddin iptaline gerek yoktur, sorumluluk kendiliğinden gerçekleşir. Ancak burada ret geçerliliğini korur, mirasçı aldığı kazandırma ile sorumlu olur.

Mirasçıların Kişisel Alacaklılarının Korunması: Borca batık bir mirasçı, sırf kendi alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları ya da hakkında iflas açılmışsa iflas masası yeterli güvence verilmemesi halinde altı ay içinde reddi iptal ettirebilir (TMK 617/l). Bu süre hak düşürücü süre olup, mirasçının mirası reddettiği andan itibaren işler. Mahkeme reddin iptaline karar verirse miras resmen tasfiye edilir (TMK 617/ll). Mirasın resmi tasfiyesi sonucunda reddeden mirasçının payına bir şey kalırsa, bu önce itiraz eden alacaklılara ödenir, geriye bir kalırsa redde itiraz etmeyen alacaklıların alacağı ödenir. Bundan sonra da bir şey kalırsa bu da reddeden mirasçının yerine geçen mirasçılara verilir (TMK 617/lll).

Bu iptal davasının açılabilmesi için mirasçının alacaklılarına zarar verme kastı olması gerekir. Aksi halde reddin iptali yoluna başvurulamayacaktır. Bu davada görevli mahkeme Asliye Hukuk mahkemesidir, yetkili mahkeme ise davalının son yerleşim yeri mahkemesidir.

RET HAKKININ DÜŞMESİ(MADDE 610)

Madde 610: Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur.

Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez.

Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebrî icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz.


Bu konuda birçok Yargıtay kararı mevcuttur. Fakat aşağıda yazılı emsal niteliğindeki Yargıtay kararında murisin borca batıklığı  nedeniyle davacı mirasçıların mirası reddetmesinin sonuç doğurabilmesi için miras üzerindeki haklarından bütün yönleriyle vazgeçmeleri ve kabul niteliğinde işler yapmalarının mirasın hükmen reddine ilişkin sonuçlarını göstermektedir.

 

Ortak2
Ortak3

İLETİŞİM

Size ulaşabilmemiz için lütfen aşağıdaki formu eksiksiz olarak doldurun.